Akşam saat 12:16
Gece' nin körü soğuğun alası karanlığın babası bir gecede sokağın ortasında telefon ile salak salak konuşan sadece bir kişi vardı o kişide William Jay'idi. William Jay telefonda konuşurken kız arkadaşının evine gidiyordu zaten kız arkadaşı ile konuşuyordu ne garip değil mi?
Willam: Tamam hemen geliyorum daire üçdü değilmi? Hemen geliyorum.
William sokakta yürürken sonunda kız arkadaşının evine gelmişti daha doğrusu kızın oturduğu apartmana. William içeriye girip asansöre bindi ve 13. kata çıkmak için tuşa bastı.
William: Allahın cezası bu saat'e eve çağrılır'mı öff neyse bir bakıp giderim o kadar.
William 13. katın 26. kapısının zilini çaldı kapı kendiliğinden açıldı William içeri girdi içeride duvarların üzerinde sümüksü ve şeffaf bir sıvı vardı William bu sıvıyı örünce çok şaşırdı.
William: What the hell is that.
William telaşa kapıldı aslında kaçsa daha iyiydi ama o bir Ameikalı'idi aynı filmlerde gördüğmüz gibi boş verip kaçmak yerine orada kalıp ne olup bittiğini araştırıyor tipik Amerikalılar.
William oturma odasına baktığında içini büyük bir korku kaplar eee ben olsam benimde kaplar çünkü koltuklar yırtılıp pamukları dışarı çıkmış etrafta o sümüksü sıvı ve bir de kan tahminimce bunları gören her insan korkuya kapılır. William'ın arkasından bir yaratık belirdi çok sessiz olduğundan William onu fark etmedi yaratığın sivri dişleri uzun jilet gibi tırnaklar, kuyruk ve simsiyah şekilsiz bir derisi vardı. William yaratığın nefes alış verişini duyduğundan arkasını döndü yaratığın refleksleri iyi olduğundan William arkasını döndüğünde o da hemen William'ın arkasına geçti William şüphelendiğinden önce gözlerini biraz yana kaydırdı sonra hızlıca başını döndürdü ve yaratığı gördü.
William:AAAAAAAAAAAAA!!!
Yaratık kuyruğunu William'ın içine geçirdi daha doğrusu organlarını deldi yaratık William'ın ölü bedenine kükreyip Williamı kuyruğundan çıkarıp üst kattaki tavan arasına kaçtı.
Dünki hastane ve Rouge olayları unutuldu aslında unutulmadı herhalde beyinin bir yerinde saklanıyorlardır ne bileyim ben bunu bilmek için fenci olmak lazım ve bende hiç fenci değilim ben doktorum. Neyse kalkıp kahvaltı edip sabah haberlerini izledim.
Spiker: Dün akşam nedeni bilinmeyen iki ölüm daha oldu ölenlerin ismi Selin Yağcı
ve William Jay' idi ölümlerin nedeninin sapık bir katil olabileceği düşünülüyor eğer katili yakalayıp İstanbul adalet sarayına getirirseniz ödülünü 10.000 euro olacaktır.
Ben: Acaba ben ölsem ne kaç para yazar?
Spiker: Bu cinayet hemen ........... de olmuştur tekrar ediyorum ........... de olmuştur.
Ben: Aha hemen bizim bakkalın orada!!!
Koşarak dışarı çıktım bir anda mendilcilerin istilasına uğradım.
Mendilciler: Abi nolur al abi abi noolur al.
Ben: Lan bas git! Valla ir kaşık suda boğarım HOŞT!!!
Diye bağırıp bakkala koştum haberler haklıymış bu apartmanın etrafı haberci kaynıyor!!!
Sanırım en iyi düşünce Selçuğu aramak.
Ben: Selçuk nerdesin be adam!
Selçuk: Şu cinayetlerin yaşandığı yerin yanındayım. Sen?
Ben: Bende oradyım.Tamam da neredesin.
İkimizde arkamızı döndük ve birbirimizi bulduk.
Ben: Haa meraba Selçuk.
Selçuk:Meraba Teoman
Ben: eee şu son günlerde ne yapıyorsun?
Selçuk: Hiiiç arada bir dışarı çıkıp bisiklete biniyorum o kadar. Sen?
Ben: Hippilerin protestolarını protesto etmek için bir parti açmayı ve halkı silahlandırıp dünya üzerindeki bütün hippileri öldürmeyi düşünüyorum her zamanki halim işte.
Selçuk: İyi iyi eee sen burada ne yapmaya çalışıyorsun?
Ben: Şu 10.000 euro'yu kapmaya çalışıyorum. Sen?
Selçuk: Ben de peki bu işte birlikte olalımmı?
Ben: Olur ama planı ben yapacağım.
Selçuk: Plan işleri zaten senden sorulur ona kuşkum yok sen asıl planı söyle.
Ben: Tamam.
Anında eve koştuk ve planları yapmaya başladık bir de iki tane çantaya silahlar doldurduk mesela benim çantamda panzerscheckt, 4x MP40, MP44, 4x Luger P08, MP41, Gewerh 43, 2x Kar 98, Vigneron M2, Halcon M94 ve 12 kadar stielhandgranade yanıma aldım bu silahları nerden buldum diye sorarsanız bir başka hikayede anlatırım Selçuğun silahları ise şöyle idi Halcon ML63, 2x TMP, Type 100, 2x Type 99, 3x Sten MK2, bazooka ve 16 el bombası bu sadece planın 1. aşaması idi Planın listesi ise şöyle.
PLAN EURO
Malzemeler
Bulabildiğin kadar silah.
Bir Half Truck üzerinde bir MG34 ile.
Bolca el bombası.
Dört çift fener.
Cep telefonu 2x.
Kask 2x.
Üniforma 2x.
Çelik yelek 4x.
Şans getirsin diye demir haç madalyası.
Half Truck'ın üzerine takmak için nazi bayrağı.
Hastanede iken Rouge ben ve Selçuğun yanyana çekilmiş bir fotoğrafı(gerek yoktu).
Nazar boncuğu.
Mein Kampf.
16x mermi kutusu.
Çakı.
Bıçak.
Oyuncak ördek.
Kontrol Edildi
Eden:Führer(bu ben oluyorum)
Her şey var
Maşşallah
Her şeyimiz hazırdı ama Selçuk sorular sormaya devam ediyordu bu çocuk listeyi kontrol etmedi mi acaba?
Ben: Bak Selçuk soru sormayı kes artık kafam bozuluyo.
Selçuk: Tamam silahlar kasklar falan tamamda Half Truck'ı nereden bulacağız?
Ben: Selçuk bak kocaman garaj aldım içinde her bi bok var sen hala o varmı bu varmı bak hacı Kubel var Nazi motosiklet'i Var o Nazi kamyonundan da var Panzer IV'de var half truck da var bu kadar hepsi amcamdan bana miras kaldı.
Selçuk: Senin amcan kimdi?
Ben: Adolf Hitler'in bir yaknı idi öldüğünde bir ay depresyondaydım yahu yoksa unuttun mu?
Selçuk: Hmmm neyse tamam hadi senin garaja inip half truck'ı alıp apartmanı basıp yaratığı öldürüp parayı kapıp onu bölüşüp eve gidelim?
Ben: En doğru fikir hadi garaja inelim.
Garaja inmek için merdivenlerden inip kilidi açıp parolayı söyleyip içeri girdik içeride her bişey vardı panzerscheckler silahlar handgranade'ler araçlar falan filan gördüğümüz half truck'a binip itçektik taramalıda Selçuk direksiyonda ben garajın kapağını kumandayla açıp nazi bayraklı half truck ile apartmana gittik apartmanın yanına gidip park ettik araçtan çıkıp plan yaptık kısacası ön kapıdan girecektik ama ev sahibi bizden önce davranmış ve kapıları kitlemiş ama B planımız vardı.
Ben: PANZERSCHECT!!!
Alman bazukasına Panzerscheckt denir bunu bilin neyse Panzerscheckt ile kapıya ateş ettim çıkan dumanlar yüzünde biraz öksürdüm sonra kapıya baktığımızda kapıdan eser yok. Hemen içeri daldık ev sahibi karşımıza geldi...
Ev sahibi: Napıyonuz lan.
Ben: ALLAAAAAA!!!Diyerek adamı geberttim sonra aklımıza şu fikir geldi yaratık belli ki etçil ev sahibinin cesedini yem olarak kullanalım ikimizde bu fikire evet dedik sonra asansörde Rambo gibi yukarı cinayetin olduğu kata çıktık kapı gene açıktı içeride gene cesetler vardı biz ev sahibinin cesedin koridora attık bu yaratı ise bizi duymuş hemen gene tavana çıktı biz koridorda iken bu ise bizim üstümüzdeydi.
Selçuk: Bence bir salona bakalım.
Ben: Burası omega kartal seni gayet iyi duyuyorum tamam kkk.
Selçuk: Ne diye saçmalıyorsun işin sonunda para var unuttun mu?
Ben:Haa doğru hadi gidelim.
Yaratık tavandan biz takip ediyordu i.neye bak. İlerledik ve evde paraya rastladık koridorun ortasına şüphelice konulmuş 100 lira gidersem ne olur diye düşündüm......ölürüm........acı çekerim.
Ben: Selçuk ben parayı almaya gidiyorum.
Selçuk: Hayır yapma!!!
Artık çok geçti parayı alıp cebime attım yaratık ise arkamdan kuyruğunu sırtıma yapıştırdı tabi bir kuyruk çelik yeleği deler mi delmez o yaratık bunu böyle bilsin.
Ben: ANNAAAAAAANIIIIIIIIIII !!!!!!
Yaratık bana yüzünü döndüğünde ben tabancamlan onun karınına Luger ile ateş ediyorum mermim bitmek üzere ikinci tabancayı çıkardığımda yaratık beni kafamdan ısıracaktıki ben cebimden handgranade' yi çıkarıp pimini çekip yaratığın ağızından içeri attım yaratık bunun ne olduğunu bilmediğinden el bombasını salak gibi yuttu ben kendimi kastım yaratık benim kafamı yiyecekken yaratığın midesi patladı yaratık patladığında ben yere kanların içine düştüm yaratık ise öldü.
Selçuğun yanına gelip.
Ben: Sanırım bu kadar.
Selçuk: Aslında düşündüğümden daha kolaymış.
Yaratıklar: SCREEEEEEEETTTTCHHHHHH
diye bağırdılar biz de dönüp arkamıza aktık arkamızda 10 dan fazla yaratık vardı biz telaş içinda salona geri çekildik silahları çekip ateş etmeye başladık yaratıklar zar zor ölüyordu mermilerimiz kum saati' nin kumu gibi yere dökülüyordu yaratıklar ise karidesler gibi geberiyordu mermilerimiz bitince silah değiştiriyorduk 7 tane öldürdük taaruz ateşin devam sonra hepsini ayrı silahlarla taradık 14 yaratık öldürmemize rağmen hala dolu gibi üzerimize geliyorlar sonunda makineli tüfekler bitince normal tek mermi atan tüfeklere geçtik 21 yaratık öldürdük son beş tane kalmıştı tabancalarımızı çıkarıp onları kafalarından bir güzel vurduk mermilerimiz bitnişti ben Selçuk ile konuşurken son kalan yaratık Selçuğun arkasına gelip onu kuyruğu ile halat gibi kavramıştı Selçuğu kuyruğu ile tutup götürüyordu yaratık pencereyi kırıp çatıya tırmandı ben ise merdivenlere kaldım.
Tavanda yaratık Selçuğu öldürecekken ben çatı kapısını açıp nefes nekese içeri girdim.
Ben: O nu he he hemen bı rak oohhh çok yoruldum.
Selçuk: Yardım et!!!
Ben: Tamam tamam gene her şeyi ben yapıyorum.
Elimde sadece bir Luger ve 2 handgranade kalmıştı ha bir de ördek. Yaratığa doğru koştum ve tam yanına gelip beni ısıracakken oyuncak ördeği ağzına tıktım oyuncak ördeği parçaladı ve bana doğru koşmaya başladı Selçuğu ise oraya bir yere bıraktı be tabancayla yaratığın tam kafasına ateş ediyorum yaratık önce biraz yavaşlayıp kusuyor sınra ben aldım elime bir şarjör taktım Luger'e sonra 6 el ateş ettim pezevenge bir çığlık attı sonra ise yere düşüp geberdi Selçuk ise sırıl sıklam bir halde yanıma geldi.
Selçuk: ehem hadi polise gidip paramızı alalım.
Polise gittik bütün hikayeyi anlattık sonra eve gidip uyuduk.
Yarın apartmanın önünde ödül töreni vardı ve mahalle lideri İbrahim bize 10.000 EURO verdi sonra ise herkes dağıldı biz Selçuklan evilerimize gidip bilgisayar oynadık televizyon izledik ve...
Ben: AHA Recep İvedik 3 var!!!
Dışarı çıkıp mahallenin çocuklarıylan futbol oynadık 5-0 yenildik hepsi kaleci yüzündendi biraz da mustafa' nın. Eve girip bahçeye önlem olsun diye siperlik taktık.
İşte o gün bir şeyler başardık ve kendimizlen gurur duyuyorduk Selçuk ise Rougie'yi özledi sanırım çünkü 5 dakkadır üçümüzün olduğu fotoğrafa bakıyordu neyse Rouge şu anda ne yapıyor bilmiyorum umrumdada değil şunu bilmek güzel artık mahallemizde Mustafa abi dışında yaratık kalmamıştı.
Son