6 Ekim 2011 Perşembe

Bölüm 2

Evet en son olanları hepimiz hatırlıyoruz galiba hastane olayları falan filan şimdi sırada hikayenin 2. bölümü var.

Soğuk bir geceydi sokakta sarhoşlar'dan başka bir şey yoktu hastanede olduğumdan tahminimce öyle idi, o yarasanın beni hastanelik etmesinin üzerinden tam bir gün geçti o hasta pisliği'de yanımda götürdüğüm için mutluydum saat gece' nin on ikisiydi ve bu orospu çocuğu uyumak bilmiyordu, kendi hasta yatağında ve kendi arkadaşlarına telefonda mesaj yazıyor ha ben ne yapıyorum diye soracak olursanız kendi hasta yatağımda oturmuş mein kampf adındaki kitabımı okuyordum.

Kitabımın yetmiş üçüncü sayfasında sıkıldım ve hafif bir şekilde bağırarak.
Ben :Sen hiç uyumazmısın!!!diye sordum
Rouge: Sanane.
Ben: Ne o bütün gece arkadaşlarınlan mesjlaşıyorsun ne biçim iş o.
Rouge: Anladım sen telefonunda yüksek sesle Luftwaffe marşı dinlerken iyiydi ama değil' mi
Ben: O seni ilgilendirmez!!! en azından ben justin bieber gibi bir göt oğlanıylan mesajlaşmıyorum.
Rouge: Ne justin bieber'i o adam tam bir piç.
Ben: Yani o adam gibi bir ipneyle...Bir dakika ne dedin sen?
Rouge: Dedim ki o adam tam bir piç.
Ben: Well well well demekki sende justin bieberdan nefret ediyorsun.
Rouge: Evet ne sandın.
Ben: ne bileyim o herifi seviyorsun diye zannetmiştim.
Rouge: Sen deli misin? Elbette o adamdan nefret ediyorum.
Ben: demekki bir ortak noktamız varmış das ist sehr interssant.
Rouge: eee başka ne konuşsak?

...
Birkaç saat sonra.

Öylesine konuşmaya dalmıştıkki ne hakkında konuştuğmuzu hatırlamak inanılmaz zordu.
Rouge: hayır hayır hayır spitfire uçağı messerschmitt BF 109'u yener.
Ben: nein nein nein yanılıyorsun bir kere messerschmitt BF 109'ların ateş gücü daha fazla.
Rouge: ooo hayır yanılıyorsun.
Ben: tanrı aşkına sen hiç kitap okumadınmı?
O sırada yan odadaki hınzır çocuk bizim odaya gelip. Şöyle der.
Çocuk: siz hiç uyumazmısınız. Sonra çocuk benim yanıma gelip karnıma bir yumruk attı. Rouge ise sessizce gülüyordu sonra çocuk Rouge' nin yanına gelip onun karnına'da bir yumruk attıp gitti Rouge ağrı içinde.
Rouge: Bu küçük piçe bir oyun oynamalıyız bence.
Ben: O amerikalı aklından ne geçiyor?
Rouge: Sen onu boş verde yarın Selçuk'a ısmarladığım malzemeleri söyle.
Ben: Tamam ne istiyorsan söylerimde aklından neler geçiyor.
Rouge: malzemeleri ısmarladıktan sonra öğrenirsin

O gece konuşarak ve plan kurarak geçti saat iki olduğunda ikimizde uyumaya çalıştık ikimizin'de aklından farklı şeyler geçtiğinden eminim.
Tıpkı bunun gibi şeyler.

Sabahın erken ışıkların da çalan bir alarm sesi ben ve Rouge'yi güzelim uykumdan etti.
Tam'da rüyamda Heinkel uçaklarının polonya'yı bombalaması sırasında.
Ben: AAAAA lanet olsun tamda en güzel yerindeyken.
Rouge: Offf neler oluyor böyle.
Ben: Bu alarmı çalalnı bir güzel haşlayacağım.
Tam o anda içeriye terli, heyecanlı ve şişman bir hemşire içeriye gelmiştir. Ben ve Rouge hem sinirli hem de şaşkın bir haldeydik.
Hemşire: Çabuk çıkmalıyız yanınızdaki odada yangın çıktı.
Rouge: ne!!!
Ben: Allahıma kitabıma şükürler olsun.
Elbette bu sevinmek için iyi bir neden değildi ama yan odada o çocuk kalıyordu. Umarım yanarak ölmüştür.
Bir dakika sonra yangın söndürüldü yangının sebebini öğrenince gülmekten öldük meğerse yangının sebebi bir mumun eriyerek bir peçeteyi tutşturmasıydı bunun tek kötü tarafı çocuğun ölmemiş olmasıydı.


Sabah saat 11:14

Sonunda hastanenin hoperlöründen bir duyuru yapıldı.
Hoperlör: Sayın Teoman Ercan bir kişi ziyaretinize gelmiştir.Denildi.Hepinizin anladığı gibi bu Selçuk idi.
Selçuk odama gelmişti Rouge'nin dediği gibi ''odamıza''o anda kapı çalıp içeri selçuk çıka geldi Selçuk yorgun gözüküyordu.
Ben: Selçuk niye bu kadar yorgunsun?
Selçuk: Sorma yahu merdivenden çıkarken şu küçük piç beni merdivenden itti.
Ben: geçmiş olsun istediği malzemeleri getirdin mi?
Selçuk: Evet.
Rouge tüm dikkatini bir zümrüt müzesinin kataloğuna vermişti. O yüzden Selçuğun geldiğini görememişti.
Rouge: İstediğim malzemeleri getirdin'mi?
Selçuk: Bir şeyler sormayı kesecekmisiniz!!!?
Rouge: tamam tamam üzgünüm.
Selçuk ben ve Rouge Panımızı kurduk o çocuğa uykudayken saldırcaz.

Saat 12:00
bunun anlamı öğle yemeği öğle yemekleri genellikle güzel olur köfte falan veriyorlar ama olsun bana farketmez ama Rouge'ye fark eder çünkü Rouge köfteden nefret ediyormuş iki saat'tir ahçılara bağırıyor niye köfte dışında başka yemek yapmıyorsunuz diye.Rouge ahçıları azarlarken ben ve Selçuk köftelerimizi yiyorduk bizi rahatsız eden tek şey ise yan masadaki bana haraket çeken o çocuk ve Rouge'nin bağırma sesleriydi onun dışında gayet iyiydim arada bir bende çocuğa orta parmak çekiyorum ama o da iki dakikada bir.
Ben: Sence Rouge ne zaman ahçılları azarlamayı keser?
Selçuk: bilmem ama bayağı bir sürer.
Birkaç dakika sonra Rouge döner.
Ben: Nerelerdeydin?
Rouge: Hiç sorma ahçıları bi güzel azarladım.
Ben: O zaman sonuç nedir?
Rouge: Sonuç yarın makarna yiyecek olmamız.

Akşam saat 23:03

Ben, Selçuk ve Rouge plan Moskovayı uygulamaya başladık.
Rouge: siktir git! plan Moskova'mı bu ne be bence planın ismi plan bayan yarasa olmalı sonuçta bu planı kuran benim.
Ben: Asıl sen siktir git! Planı sen kurmuş olabilirsin ama malzemeleri ısmarlayan'da bendim
Selçuk: Boş verin planın ismi plan küçük piçten kurtulma olsun.
Ben: fena isim değil ha değilmi rouge?
Rouge asık bir suratla ve kızgın bir ses ile.
Rouge: Benim plan ismim daha güzeldi.Dedi.
Ve sonunda işe koyulduk o küçük piçin odasına girdik bir kapan bolca halat makaralar ve inanılmaz detaylı bir plan ile işe koyulduk Selçuk bu gece hastanede kalacağından şansımız iyi gitti planı sorunsuz bir biçimde uyguladık ama Rouge' nin kurşun yarası acıdığında bende azıcık doktorluk bildiğimden Rouge' nin karın yarasını açıp pansuman yapıyorum ve morali yerine gelsin diye de azıcık konuşuyorum. Benim de bir taraflarım bazen ağrıyor ama ilaç aldığımdan fazla hissetmiyorum.
Neyse sonunda her şey eksiksiz bir şekilde tamamlandı.Geriye tek ihtiyacımız bir kaç saat ve bir birkaç şişe İce Tea şeftali bu benim için gerekli azıcık da Rouge için çünkü yarası acıdığında İce Tea onun acısını dindiriyormuş ne kadar saçma İce Tea böğürtlen acıları dindirir insanlık hala bunu öğrenememiş.
Ben, Rouge yataklarımıza yatmıştık Selçuk ise yer yatağı yapmıştı kendine.Benim aklıma gene bir fikir gelmişti.
Ben: Selçuk bu geceliğine ben yer yatağına yatabilirmiyim? Diye sordum.
Selçuk: iyi tamam tamam bu gece sen yat.
Ben: whooopieee.
Sonunda hepimiz sadece kitap okuyorduk Rouge hariç çünkü o gene birisiylen mesajlaşıyordu.Bu mesajlaşma meselesi beni birazcık endişelendiriyordu ama aldırmamaya çalışıyordum.
Sonunda beklediğim zaman geldi hepimiz alarmlı saat nedeniyle acilen uyandık yan odayı gözlememiz için duvara üç gizli delik açtık niye bir değilde üç tane delik açtınız diye sorucak olursanız cevabım şu olacaktır herkes kavga çıkarıyor'da ondan. Neyse çocuk kalktı ve tuzağa düştü halat onu çekiyor odanın etrafında 10-20 tur attırıp koridora doğru gidiyor koridorun tavanından merdiven boşluğuna ordan ise kafeteryadaki tavuk kümesine hepimiz bunu görünce çok güldük.
Ben: Puhahahahahahaha amına koyayım bu inanılmaz komikti hahahaa.
Rouge: Hahahaha ay karnım çatlayacak hahahahahahahahaaa.
Selçuk: Hahaha inanılmaz komikti tekrar yapalım hahaha.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder