6 Ekim 2011 Perşembe

Bölüm 6



Sonunda sabah oldu üçümüzde yatağımızdan kalkıp kahvaltı ettik. Kahvaltıyı Selçuk evden getirmişti sanırım bu bir çeşit lapa.
Ben: Selçuk ben yemek istedim çamur değil.
Selçuk: İyi güzel çünkü önünde olan şey bir yemek!
Rouge: Elbette yemek ama ben tokum benimkini Teoman yesin.
Ben: Aslında ben de tokum Selçuk yesin.(Aslında çok açtım)
Selçuk: İyi ben yerim.Selçuk lapaları yerken Rouge ile birbirimize bakarak güldük.
Hastane önlüklerimiz soyunma odasında çıkarıp rutin günlük kıyafetlerimizi giydik bavullarımızı toparlayıp ayakkabılarımızı giydik daha doğrusu botlarımızı elimizde bavullar ile çıktık siberler saldırdığında temizlikçi öldüğünden yerdeki siberleri temizleme işi yan odadaki çocuğa kalmıştı üçümüz yan yana (Rouge ortada ben solda Selçuk sağda) o çocuğu geçtiğimizde arkamı çekip çocuğa haraket çektim.
Ben: Hehehehehe ben bu hastaneden çıkıyorum ama sen kalıyorsun.Dedim ve çocukda bana haraket çekti.
Ben: WHY YOU LİTTLE!!! Diyerek çocuğu boğmaya çalıştım ama Rouge ve Selçuk beni kollarımdan tuttu ve yerde sürükleyip götürdüler koridorda yürürken arkadaşlarla vedalaşıyorduk.
Mr.Panzersheckt: Hoşçakalın.
Jen: Hoşçakal Rouge.
İbrahim: Siz de kimsiniz?koridorda ilerliyorduk merdivenlere ulaşınca merdivenlerden indik giriş katına geldik hastane kapısından sessiz bir şekilde yürüyerek çıktık hastaneden çıkınca bir birimize baktık.
Rouge: Sanırım bu kadar.
Selçuk: Evet.
Ben: Arada bir ziyaretine gelirim Rouge.
Rouge: Bende size beyler bende size.
Selçuk: EEE ne yapalım?
Ben: Bar'a gidelim.


O günün büyük bir kısmını barda sarhoş olana kadar İce Tea içerek geçirdik etraftaki insanlar ile alay ediyorduk mutluyduk ama ayrılacağımız için üzgündük aynı bir it gibi vaktimizi iyi geçirdik 100 kadar ice tea içmişizdir bu biraz da olsa ayrılık acısını unutturdu ama fazla değil saat 22:04 olunca barın kapısına çıktık yağmur yağmaya başladı ama bu konuşmamıza engel değildi.
Ben: eee Rougie sanırım bu bir son.
Rouge: Evet.
Ben: İyi o zaman hayatta başarılar.
Rouge: Sizede.Barın kapısından ters yönlere ayrıldık ve evlerimizin yönünü tuttuk o soğuk ve yağmurlu havada hepimiz evlerimize vardık ben nazi bayraklarına bakarak televizyon izledim.
Rouge evine gelip kedisini okşadı ve üçümüzünde birlikte olduğu bir fotoğrafa umutlu bir şekilde baktı sonra televizyonunu açıtı.
Rouge: Umarım siz ikiniz ile tekrar karşılaşırım.
Selçuk evine vardığında köpeğini sevip uyudu hepimiz uyuduk ve rüyalar diyarına gittik Rouge ile ayrılmış gibi gözüküyorduk ama aslında bu sadece kaderdeki bir başlangıçtı tıpkı Big Bang veya South Park dizisinin yapılması gibi büyük bir başlangıçtı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder