6 Ekim 2011 Perşembe

Bölüm 5


Sabah saat 04:00' de Selçuk ile kalktık daha doğrusu kalkmaya çalıştık tamam tamam Rouge bizi yerde sürükleyerek ya da tokat falan atarak uyandırdı.
Ben: Öfffff gene ne var sancı mı tuvalet' mi? Tuvalet ise bir kat aşağıya inip sola dön ve 5. kapıdan gir.
Rouge: Tuvalet değil siber avı.
Ben: Tuvalet siber hepsi aynı.
Rouge: Hayır değil.
Ben: bir siberin üzerine yap o zaman aynı olduklarını anlarsın.
Rouge: Grrrrr.
Ben: Tamam kalkıyorum motor gibi gırlamana gerek yok.
Rouge: Salak.
Ben: İyi tamam anladım Rouge.
Rouge sinirli bir şekilde Selçuğu uyandırmaya çalışıyor ama Selçuk hakkında 4. öğrendiğim şey ise Selçuğun yanında borozan çalsam bile uyanmaz. Rouge her şeyi deniyordu ama işe yaramıyordu hatta sanırım Selçuğa tekme atmayı bile denedi ama ben de daha önce denedim ve sonuç bir hiç.
Sonunda Selçuğa vurmaktan bıktı ve yoruldu Selçuktan hala bir tık yok.
Rouge: Çok yoruldum Selçuğu uyandırmak imkansız.
Ben: Bir de ben deneyeyim.
Rouge: Ben Selçuğu uyandıramadıysam sen onu nasıl uyandıracaksın ki.
Ben: Birazdan görürsün.
Ben Selçuğu kolundan tutup yerde sürüklemeye başladım onu sırtıma alıp.
Ben: Rougieeee pencereyi açarmısın?
Rouge ne yapacağımı bilmediğinden sazan gibi hemen atladı ve pencereyi açtı. Selçuğu kaldırıp ğencerenin kenarına getirdim pencerenin altında bir tavan vardı önce Rouge beni boynumdan tutup beni yere düşürmeye çalıştı ama ben düşermiyim elbette düşerim beni yere itti ama ben düşmeden önce ne yaptım Selçuğu pencereden attım. Rouge sinirli bir şekilde.
Rouge: Bunu neden yaptın sadece uyuyordu!!!
Ben: İşte Selçuğu uyandırmak için onu pencereden attım.
Rouge: Yeter!!! Diyerek tam yüzüme bir yumruk attı yumruğun sert olması beni dahada kızdırdı onun bir kadın veya karnından vurulmuş olması da benim hiç umrumda değildi her şekilde birbirimzi gebertiyorduk.Sonunda kavga daha da kızıştı birbirimize tekme, kafa,yumruk ne varsa atıyoruz ağızımızdan kan akmaya başlamıştı genede bu beni durdurmaz! Rouge hasta elbisesi giydiğinden ve ayağında botları olmadığından yumruk üstünlüğü bendeydi ben ise gene pardesü kask ve bot giyiyordum. Rouge beni dövmeye kararlıydı ama ben kolay lokma değilimdir. Sonunda ikimizde köpürmeye başladık kavga hala devam ediyor ve ayrıca kahvaltı da ediyoruz nasıl diye sorarsanız onun yanıtı ise yemekleride birbirimizin yüzüne atıyoruz arada bir de yiyiyoruz tamam tamam sadece ben yiyorum ama tadı güzel haa. Rouge beni yerev itti gene yani insan itme olaylarından sıkılıyor bir gün de onu ben iteceğim ama tavandan aşağı hehehe (laughtly evil) ben yere düştüğümde kendimi kurtardım ve cebimden Lugerimi çıkardım tabancama bir tekme geldi ve tabanca yere düştü diğer cebimden mauser tabancası çıkardım bir tekmede ona Sauer'imi çıkardım ona da tekme Volkspistole yi çıkardı ona da bir tekme ona da buna da tabancam bitti MP-44'ümü
doğrulttum ve tetiğe bastım Birkaç pencereyi,sandalyeleri,yataklardan bir kaçını delik deşik ettim sonra pencereden bir ses geldi sese kulak verdim pencereden baktığımda Selçuk hala yaşıyordu.
Rouge: Selçuk sen hala yaşıyorsun ama nasıl?
Ben: Sana demiştim Rougie batty.
Rouge: Nasıl?
Selçuk: Biraz aşağıda tavan vardı oraya düştüm ama hala biraz uykum var.
Ben: Hemen hallederim.Tualet'e gidip bir kova su getirdim ve suyun tamamını Selçuğun üzerine döktüm.
Selçuk: Şimdi daha iyiyim.Peki şimdi ne yapıyoruz?
Rouge: Sormanıza sevindim şimdi planıımız şu...
Sabahın beşinde beni koridorda siber adamlara yem yaptılar ben ise rol icabı siberlere tahmin edemiyeceğiniz kadar küfür ediyordum.Sonunda bir siber beni almaya geldi.
Ben: Hey nerede kaldın yarım saat'dir alınmayı bekliyorum.
Siber 4: İyi çünkü şimdi alınacaksın ve siber form'a dönüştürüleceksin.
Ben: Peki lazer silahımda olacak'mı?
Siber 4: Prosüdür gereği evet.
Ben: Yaşasın peki o silah ile birisini öldürebilirmiyim?
Siber: Hayır.
Ben: İyi tamam iyi günler.Arkamı dönüp gidecektim ki siber beni kolumdan yakaladı ve yerde sürükleyerek asansöre götürmeye başladı. Rouge,ve Selçuğa ne oldu diye sorarsanız onlar beni ve siberi takip edip siberlerin ana üssünü bulmaya çalışıyorlardı siber beni bir merdivene götürdü ve o merdivenden indik aman allahım niye her zaman merdiven kullanırlar'da asansör kullanmazlar anlamamki.Neyse 5 kat aşağıya indiğimizde çelikten bir kapıya geldik.
Ben: Burası ne yoksa senin kız arkadaşını sakladığın yer'mi.
Siber 4: Hayır burası siber üssü burada kaçırdığımız insanları siber form'a dönüştürüyoruz.
Ben: Fark yok.Neyse siber üssüne girmeden önce arkama baktım arkamda Rouge ve Selçuğu saklanmış bir halde buldum ikiside mutlu mutlu el sallıyorlar yüzlerinde gülücükler var sanırım ölme ihtimalim yüksek diye seviniyorlar ben de sevinirdim ama içimde hala Rouge tam adını söyleyeyim Rouge the bat'den hala şüphe duyuyorum çünkü Rouge tuvalete gittiğinde bilgisayardan onu araştırdım bir de ne göreyeyim ajanlık,elmas hırsızlığı,suçlu yakalamalar yuh ve üstüne üstlük bir de başka gezegenden gelmeler zaten ilk gördüğümde anlamıştı bir de hayatım onun elinde işim iş ne kadar kötü.
Siber üssünün dönüşüm odasında bazı cesetler, yataklar, şırıngalar ama içlerinden en korkutucusu da bir doktor siber ya da siberdoktor hemde elinde bir şırıngayla şu hayatta en çok korktuğum şeylerden biridir şırında ilaç verir kan alır ete girer acı verir hayatımda en çok korktuğum şeylerden biridir şırınga.
Siber doktor: Onu yatağa bağlayın o insan bizim gibi olacak.
Ben: Ne demek istiyorsun?
Siber doktor: Sen bir siber adama dönüştürüleceksin.
Ben: Şırıngayı kullanacakmısın?
Siber doktor: Evet.
Ben: YOOOOOOO NEİN NO HeT(Het Rusça nein almanca no'yu hepiniz bilirsiniz)
Siberler beni yatağa bağlamaya çalışıyorlar ama ben'de direniyorum çünkü asla siber penisli bir siber adam olmayacağım direndim ama işe yaramıyor tabi yaramaz ben etten onlar ise demirden arada fark var çığlıklarım koridorda yankılanıyor herhalde umarım Rouge ve Selçuk zamanında buraya varırlar şayet varmazlarsa ikisinide bizzat ben buraya getireceğim.

Selçuk ile Rouge havalandırma kanallarından geçiyordu Rouge önde olduğundan Selçuk hep Rouge'nin poposuna bakıyordu ne yazık.
Selçuk: Rouge bir dahakine ben önüne geçeceğim!!!
Rouge: Rüyanda görürsün senin popona bakmaktansa ölmeyi yeğelerim.
Selçuk: Bana bak Rouge seni çok fena döverim ona göre.
Rouge: Döv de görelim.Selçuk ile Rouge beni kurtaracaklarına dövüşmeye başladılar havalandırma borusunun sonundan bir sibermat onlara bakmaya çalıştığı sırada ikiside dona kalmıştı Selçuk Rouge'nin kulağından tutmuş yumruk atıcak bir şekilde duruyor Rouge zemine yatmış Selçuğun sırtına tekme atıcakmış gibi duruyor ikiside ayrılıp sibermat'a bakmaya başladı sonunda Rouge dayanamayıp.
Rouge: Ay bu ne şirin bir şey.Rouge sibermat'ı avucunun içinde tutup metal yaratığı okşuyordu ve güzel sözler söylüyor sibermat ise utanmış gibi kuyruğunu sallıyordu sonunda sibermat işin farkına varıp önündeki kapağı açtı Rouge açılmış kapağa baktığında sivri dişler ve elektirik akımı gördü sibermat Rouge'ye takmıştı Rouge'nin boynunu ısırıp ona şok vermek veya boğazını kanatıp öldürmeyi planlıyordu Selçuk Rouge'ye yardım edip sibermat'tı Rouge'nin ellerinden alıp kendisi tuttu aynı şey Selçuğada oldu kısacası elektirik akımlı sivri dişler ve metalden bir fare Rouge etrafa bakındı zeminde bir kapak buldu onu alıp sibermattın gövdesine hızlıca vurmaya başladı aynı zamanda Selçuğun parmaklarınada Selçuk sibermattı elinden düşürür düşürmez sibermat doğruca Rouge'nin üzerine atladı ama Rouge sibermat havadayken çelik kapak ile sibermatta vurdu ve siber mat çok hızlı bir şekilde havalandırma borusunun duvarına çarparak parçalara ayrıldı ve öldü.
Rouge: Çok korkunç ama çok sevimli.(bu kelimeleri nefes nefese söyledi).
Selçuk: Neyse ilerleyelim ve şunlardan bir tanesiyle daha karşılaşmayalım.
Rouge: İyi fikir.Selçuk Rouge ile havalandırma borusunda emeklemeye devam etti umutları ise inanılmaz azalmıştı.
Selçuk: Bu böyle olmıyacak Teoman'ı nereden bulacağız ki? Tam o anda benim çığlığımı duydular ve yönlerini bulup ilerlemeye devam ettiler.

Siberler beni yatağa bağlamak için büyük bir uğraş gösteriyorlar ben ise kaçmak için.
Ben: Bırakın beni avukatımı istiyorum!!!Bırak dedim ben Bill Muray'yi tanırım!!!
Siber doktor: Bu umrumda değil.
Ben: Bill Muray umrunda değil mi? Sen nasıl bir canlısın.
Siber doktor: Böyle şeyleri umursamayan bir canlıyım.
Ben: Yani canlı değilsin. Neyse nerede kalmıştık? Hatırladım AAAA bırakın!!!!
Siberler beni büyük ir gayret ile yatağa bağladılar ve işleme başladılar bir Makine ameliyat aletlerini benim üzerimde kullanmak için yatağa doğru geliyordu. O anda havalandırma borusundan fırlayarak doğrusu beş metre aşağıdaki zemine düştüler siberlerde yatağa bağlanmış bende hayret içinde onlara bakıyorduk.
Rouge: Sana demiştim bu boru fazla sağlam değildir diye ama dinlemezsin ki!!!
Selçuk: En kısa yol ise bu idi.
Rouge: Daha başka yol bulamadınmı!!!
Selçuk: Bulamadım.
Siber doktor: Siz de kimsiniz?
Rouge: Biz mi? Biz sizin üssünüzü yok edip sizi patlatıp Teoman'ı kurtarıp ve hastaneden taburcu olacak kişileriz. Başka sorun var mı?(Bu kelimeleri hem mutlu hem de sinirli bir şekilde söyledi.)
Siber 4: Böyle bir şey olmayacak ve siz ikiniz silineceksiniz.
Rouge: Dur bakalım silinmeden önce bazı sorularım olacak birinci sorum bir nükleer santrale sığınmak varken niye bir hastaneye sığınırsınızki?
Siber 13: Nükleer santrallerdede sibermatlar var onlar bize nükleer enerjiyi getiriyor.
Rouge: İkinci sorum nükleer santrali üs hapabilecekken niye buraya geldiniz?
Siber 13: Nükleer santralde fark edilme riski daha yüksek bu hastanede ise farkedilme olanağı daha az.
Rouge:O zaman son sorum borulardan geçerken bazı açık kapaklardan sizin emir bekleyen ve hazır da bekleyen siberlerinizle karşılaştım bu binada altmıştan fazla siber vare ve siz niye hala saldırmadınız?
Siber 13:Siber prosedürü nedeniyle 100 asker'e varmalıyız.
Rouge: Anladım peki son sorum...
Ben: Son sorunu az önce sordun geri zekalı şimdi kurtar beni!!!
Rouge: Sabırlı ol!!! Şimdi son sorum benim kim olduğumu biliyormusunuz?
Siber 13: Kimlik aranıyor...Siber Rouge'nin kimliğini ana siber belleğinde aradı ve buldu.
Siber 13: Sen Rouge the Bat'sin
Rouge: Günaydın Benjamin.
Siber 13: Silineceksin.
Rouge: Çok beklersin.Rouge sibere bir tekme attı bunu diyeceğimi veya yazacağımı hiç sanmazdım ama Rouge'nin tekmeleri hakikaten sertmiş. Siber tekmelenince kafası patladı ve boynundan et ve çelik parçaları fırladı siber öldüğünden yere düştü daha doğrusu gene Rouge'nin ayağına düştü Rouge ayağının acısıylan yere oturdu ve ayağını ovuşturmaya başladı benim doktor görüşüme göre bir şeyi yoktu ama ayak onun ayağı benim değil zaten öyle ayak istemezdim çünkü öyle ayağım olsaydı aynı zamanda beyaz ve üzerinde pembe kalp olan topuklu bir çift bot giymek zorunda olurdum bana bunu Hiçbir güç yaptıramaz belki 1.000.000 euro veya dolarla ama o da 30 saniye sürerdi neyse Rouge yerde ayağının acısını bastırmaya çalışırken sibeler beni bırakıp Selçuğa yöneldiler Selçuk bir M16 ile ateş ediyor ama siber adamlarda bu Hiçbir işe yaramıyor tabi yaramaz çünkü siberler demirden değil çelikten yapılır ve çelik kurşun geçirmezdir.
Selçuk: Bu silah siberlere Hiçbir şey yapmıyor.
Ben: Elbette yaramaz çünkü siberler çelikten yapılıyor git biraz kitap oku.
Selçuk:ASLA!!!Selçuk ameliyet yatağına bağlanmış beni ve yerde ayağından yaralanmış Rouge'yi görünce içini inanılmaz bir öfke kapladı tabi kaplaması gerekir çünkü bir yatakta bağalıydım bu sinirlenmek için iyi bir neden Rouge ise sinirlenmeye gerek yok sadece ayağına çelikten bir adam düştü büyütecek ne var?
Selçuk: Üvey kardeşimi bir yatağa bağladınız yeni tanıştığım birinin ayağını ezdiniz iki defa ve şimdi de dünyayı ele geçirmeye çalışıyorsunuz sizi Winston Curchill bile kurtaramaz artık.
Siber doktor: Senin Hiçbir silahın siber zırhına zarar veremez
Selçuk: Ama bu verir.selçuk cebinden bir siber kolu çıkarsı.
Siber doktor: Bu bir işe yaramaz.
Selçuk seyret ve gör.Selçuk siber kolu ile siber adamların üzerine ateş etmeğe başladı siberler Selçuğu öldürmek için kendi lazer silahlarını kullanıyorlar ama daha kullanamadan Selçuk onları öldürüyor en son siber doktor'a nişan alöıştı.
Selçuk: Şimdi ne diyeceksin?
Siber doktor: Senden hiç ir şekilde merhamet dilemiyeceğim.
Selçuk: Dilemeni beklemiyordum zaten.Siber koluyla son bir atış yapıp siber doktoru çığlıklar içinde patlamasına neden oldu.
Siber doktor: AAAAAĞĞĞĞĞIIIIIIAAAAAAAA(BOM).Siber doktor öldü Selçuk yanıma gelerek bağlarımı çözdü sonra Rouge'nin yanına giderek ben doktorluk bildiğimden onun botunu çıkarıp ayağına baktım niye insanlar çorap giymez ki? Neyse ayağını bir çelik parçası delmiş kanlar akıyor bu sefer durumu kötü Rouge'yi girişe sürükledik sonra Selçuk ile tekrar içeri girip içeriye güçlü uzaktan kumandalı dinamitler koyduk sonra Rouge'yi omuzlarından tutup hastanedeki odasına götürdük üsteki siberler dışarı çıkmış ve hastanedeki insanları öldürmeye başladılar biz odada kumandayı Rouge'ye verdik Rouge patlatma düğmesine bastığında siber ana kontrol bilgisayarı patladı o patladığından siber beyin kontrol makinası da patladı o Makine patladığından siberlerin beyin çipleri patladı o patlayınca bütün siberler öldü.Biz ise derin bir nefes verdik.
Ben: Hey Rouge geçmiş olsun.
Rouge: Teşşekürler Selçuk, Teoman ikinizede büyük bir borcum oldu.
Ben: Evet öyle.
Rouge: Ne zaman isterseniz evime gelebilir veya telefon ile beni arayabilirsiniz
Selçuk:İyi tamam öyle yaparız.
Ben: Sizin eve gelirim ama birisiylen şey yaparsan gelmem.
Rouge: Ne?
Ben: Biliyorsun gigidy gigidy.
Rouge: Yok öyle bir şey olmaz.
Ben: Emin misin?
Rouge: Evet eminim.
Ben: İyi tamam o zaman arada bir uğrarım.O akşam hastanede kaldık Selçuk çantasından Monopoly çıkardı ve bütün gece Monopoly oynadık kısacası hepimiz kaliteli zaman geçirdik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder