6 Ekim 2011 Perşembe

Bölüm 3
Nihayet. Yarın ikimizde hastaneden taburcu olacağız ikimizde birbirimizden kurtulacağız.
Bu sabah gene 06:45'de uyandım yani ne bu ve her kalktığımda o yarasa ayakta ve birisiylen mesajlaşıyor bu kadının kontörü hiç bitmez mi? Ben ise sabah ilk iş olarak gözlerimi oğuştururum esneyip televizyonu açıyorum. Aha clevelend show var.
Rouge: Ha ne pardon uyandığını fark etmedim.
Ben: Bu çok normal bütün gece yazışmasan uyandığımıda farkedersin.
Rouge: İyi tamam anladık !
Ben: Eveeet bakalım telvizyonda zenci programları dışında ne varmıış.
Rouge: Faşist.
Ben: İşte ben.
Bir dakika sonra yemekler bir kadının ellerinde geldi ve yemeklerimizi ortamızdaki masaya bırakıp gitti.Biz ikimizse önce birbirimize bakıp oturar pozisyona gelip yemeğe yumulduk.Açlıktan ölmüşüzde haberimiz yok yemekte peynir ekmek vardı ama olsun neyse ne sadece ye.
Ben: oooooo abov az kalsın patlıycaktım yahu sen ne alemdesin?
Rouge: uff inanılmaz doydum. Hadi bilgisayarını ver de biraz oyun oynayalım
Ben: iyi tamam tamam en azından bu sefer öldürülmemeye bak tamammı?
Rouge: Tamam kıskanma kıskanma senin skorunu geçeceğimden korkma.Bu sözleri kıkırdayarak soyledi.
Ben: Benmi? Yok canım benmi korkacağım hahaha asıl sen o amerika uçaklarından kork.
Birlikte güzel dakikalar geçirdik.
Ben: Hayır hayır şu spitfire'ye dal hadi hadi oha spitfire dedim sen Boeing'e daldın yuh.Rouge hafif öfkeli gözüküyordu o anda hemşire geldi ve şöyle dedi.
Hemşire: Hastaların dikkatine odanızdan çıkmanız istenmektedir.
Ben: niye yahu
Hemşire: Odanıza dev ekran takmak için montajcılar geldi o yüzden odanızdan çıkın!!!
Ben: İyi tamam tamam çıkarım.Rouge ve ben odamızdan öfkeli bir şekilde çıktık.
Rouge: eee ne yapalım odamızdan çıktık ve tahminimlen 1-2 saat odaya giremeyceğiz.
Ben: aha Rouge şuna bak diğer herkesi odadan çıkarmışlar şu çocuğu bile.Çocuk ikimizdende nefret ediyordu ve bizi gördüğü anda ikimize de haraket çekiyor. Ben ise sinirli bir şekilde.
Ben: Dur bakayayım ben şu çocuğu bir güzel dövüp geleyeyim.Ama adım atmaya fırsat bulmadan Rouge beni boynumdan ve karnımdan tutup yürümemi engelliyordu.
Ben: Bırak beni bırakda şu küçük pisliği geberteyim
Rouge: olmaz bak aşağıda futbol oynuyorlar hastalar futbolu hadi gidip bizde oynayalım.
Beni hala tutuyordu ben ise hala yürümeye çalışıyordum Rouge beni ikna etmenin bir yolunu arıyordu ve bir dakikada buldu Rouge cebinden çıkardığı bir bozuk parayı merdivenlere doğru attı şu koca dünyada köpeklere nasıl top atıldığında köpek o topu getirir ya bende o paraya koşarım o köpeklerden tek farkım önüme atılan parayı kapıp geri vermiyorum. Paranın merdivenin basamaklarından aşağı düşüşünü gördüm ya artık beni hiç kimse tutamazdı hemen paranın peşinden koştum.Rouge gülerek.
Rouge: Git getir Teoman dedi.Ben ise paranın peşinden it gibi koşuyordum para en son iki kat aşağıda durdu ve bende arka ayaklarımı kullanarak kurbağa gibi para'nın üzerine atladım ve yakaladım.Rouge peşimden koşareken kahkaha atıyordu.Ben de ayağa kalkıp bozukluğu cebime atmıştım.
Ben: Niye acaba bu kadar kahkaha atıyorsun?Rouge nefes nefese kıkırkıkır bir şekilde.
Rouge: Teoman galiba sen kendi halinden haberdar değildin.
Ben: Ne hali?
Rouge: Parayı kovalarkenki halin.
Ben: Ha o mu şey ben de bazen kendimi tutamayabilirim sen onu unut tamammı.
Rouge ve ben futbol sahasına çıkmadan önce üzerimizi değiştirmemiz gerekiyordu bu hastaneye ilk gelişim daha doğrusu 7. gelişim olduğundan ve daha önceki seferlerde burdaki sahada futbol oynadığımdan arkadaşlar bana özel bir forma yapmışlar inanılmaz güzeldi gri beyaz üzerinde nazi kartalı omuzlarda ise çengelli haçlar vardı beni asıl şaşırtan şey ise Rouge'ye de özel pembe bir forma yapmışlar o formanın üzerinde de bazı işaretler vardı o formanın arkasında 11 yazıyordu ama benimki daha güzeldi demir haç madalyamı hastane kıyafetimden çıkartıp formama taktım artık tam bir nazi futbolcusuna benziyordum büyük ihtimalle sorarsınız hasta insanlar nasıl futbol oynayabilir ki? Cevabı çok basit yavaş ve ağır bir biçimde oynamaktı takımlar erkekler takımı ve bayanlar takımı diye ayrılmıştı yani Rouge ye karşı futbol oynayacağım.Bir anlığına kapıya baktım ve selçuğu gördüm vay alçak benim pardesülerimden birini giymiş ben ona evimin anahtarını veriyorum o ise kıyafetlerimi çalıyor bilmeliydim.Selçuğa el sallayıp bağırdım.
Ben: Hey Selçuk buraya bak alooo kime diyorum.
Selçuk beni duyduğunda hemen yanıma koştu ona soracaklarım vardı ama maç bittikten sonra soracağım diye düşündüm.
Selçuk: Teoman Rouge ikinizde ne yapmaya çalışıyorsunuz ikinizinde yatağınızdan kalkmaması gerekiyordu.
Ben: Hemşire bütün hastaları odalarından attı son çare olarakda buraya geldik Selçukcuğum.
Selçuk: İyi bildiğinizi yapın sonra bir gün sonra değilde bir hafta sonra taburcu olursanız görürsünüz siz gününüzü. Deyip tribüne oturdu biz maça başladık top bendeydi topu orta sahdaki mahmuta attım bütün oyuncular hasta ve güçsüz olduklarından oyun benim için daha kolay oluyordu mahmut ordan bay Essen e gönderdi bir ayı Essen'i itip topu kaptı o ayı topu Rouge'ye attı Rouge mahmutu geçip bana doğru koşuyordu yüzündeki azim birden acı belirtisine dönüştü büyük ihtimalle o sıyrık yarasındandır sonra ayağağı kayıp kötü bir şekilde yere düştü hekim ekibi gelip Rouge'yi alıp götürdü Selçuk ile ben hekimlerin peşinden koştuk.
Selçuk: ikinizede demiştim bu işin sonu kötü diye gördün mü?
Ben: anladık Selçuk bir daha yapmayız söz zaten o istedi diye geldim ben.


Akşam saat 21:46


Rouge'nin gözleri açılmaya başladığında hasta odasında sadece ben ve Selçuk var idik.Rouge'nin gözleri açıldığında Selçuk ile ben ona bakmaya başladık.
Ben: Gün aydın uykucu saatlerdir uyuyorsun. Seni beklemekten sıkılmıştık.
Rouge: Öfff bana ne oldu yahu
Ben: hekimler sana ilaç verdi ondan galiba bu kadar çok uyudun.
Rouge: Siz kaç saat'tir burada bekliyorsunuz?
Selçuk: Tam dört saat'tir senin uyanmanı bekliyorduk.
Rouge: Valla mı çok iyisiniz be.
Ben: Yaaaniii.
Rouge: Beni odama götürürmüsünüz?
Selçuk: İyi tamam götürürüz.
Ben: Selçuuuuk.
Selçuk: Ne?
Ben: Unuttun galiba hastanede tekerlekli sandalye kalmadı onu nasıl taşıycaz?
Selçuk önce bir düşündü sonra yüzünde sinsi bir ifade belirdi.
Ben: Selçuk Selçuk ne düşünüyorsun?Selçuk bana sinsi sinsi bakmaya başladı.
Selçuk: Buldum hasta taşıma yöntemi A-2.
Ben: Hasta taşıma yöntemi A-2'mi?
Ben: Yo yo yo kesinlikle bunu yapmıyoruz anladınmı bir daha asla yapmıyacağım bunu anladınmı ASLA!!!
Hasta taşıma yöntemi A-2'yi uyguluyorduk.O sırada Rouge'yi koridorda taşıyorduk Selçuk kollardan ben ise bacaklardan tutuyordum Rouge hastane önlüğü giymişti arada bir onun hastane önlüğü açılıyordu ve onu yere indirip hastane önlüğünü bağlamasını bekliyorduk.Onu taşırken yüzüm ona dönük olduğundan arada bir bu olay oluyordu.
Ben:AAAAA gene önlüğü açıldı bırak allahını seviyorsan şunu koridorda bırakalım doktorlar onu odaya getirirler.
Rouge: Teoman saçmalama.
Selçuk: İlk defa sana katılıyorum.Kolumu uzatıp işaret parmağımı Rouge ye doğru tutup tirek bir sesle.
Ben: Kendinize çok güçlü bir düşman edindiniz.Dedim Selçuk ile Rouge birbirine bakındılar sonra Rouge yi taşımaya devam ettik. Ben yoldaki diğer hastalara bağırarak bir şeyler geveliyordum.
Ben: Çekiliin çekiliin hasta ruhlu yarasa var çekiliiin.Diye diye Rouge'yi odasına götürdüm daha doğrusu ''odamıza''Rouge inanılmaz yorgun gözüküyordu.
Ben: ne oldu Rouge yorgun gözüküyorsun.Yoksa canınmı yanıyor.
Rouge: Yok ondan değil sadece biraz bitkinim o kadar.
Ben: Niyeeee Yoksa rougie the batty bilgisayar oyunumu istiyor.
Rouge: Hayır.
Ben: Ha o zaman ne istiyorsun su mu ice tea'mi yoksa yiyecek bir şeymi.
Rouge: İkisi de olur.Selçuk ile ben kafeteryaya inip hem yiyecek hemde içecek bir şeyler aldık ve bunların parası da benden çıktı allah benim nezaketimi kahretsin yani nerdeyse cüzdanım boşalıcak.kafeteryaya gittiğimizde bağırarak.
Ben: ABLAAAA ABLAAAA. Diye bağırmaya başladım.Sonunda abla dışarıya çıkıp ne istediğimizi sordu.
Ben: Abla şimdi biz bir köfteli tost ve sarımsak suyu almak istiyoruz
Abla: İyi birazdan getiririm siz ikinizde şuraya oturup bekleyin dedi.
Tabi biz beklemedik.
Kafeterya dolabından bazı sesler gelmeye başladı Selçuk ve ben önce umursamadık sonra dolabın içinden bir çığlık geldi ama biz gene umursamadık sonunda dolaptan bir ceset fırladı biz gene umursamadan oturduk.
Ben: Şu sıralar hastane ceset gibi kokmaya başladı.
Selçuk: Evet.
Konuşmamız bitince Abla gelip tostu ve sarımsak suyunu verdi ama ben ve selçuk hızımızı alamadık o yüzden 24 kutu İce Tea alıp odamıza yöneldik koridorda yürürken.
Selçuk: Sence o ceset neydi?
Ben: Bilmem her halde birisi tecavüze uğrayıp sonra katledilmiştir.Yani önemli değil Selçukcuğum.
Koridorda yürürken ve saat 01:24'ü gösterirken bazı hastaların odalarından kapılar kırılarak açılmaya başladı Selçuk ile ben önce irkildik sonra bir paniğe kapıldık odaların içinde demir zırhlarla kaplanmış ve mekanik bir sese sahip olan ayrıcada ellerinde elektro şok eldivenleri olan siber adamlarla karşılaştık. Bize önce bakıp sonra siberlerden iki tanesi bize doğru yürüyüp konuşmaya başladılar.
Siber 1: Sil. Mekanik bir sesle konuşmaya başladılar.
Siber 2: İkinizde çok fazla şey gördünüz bu yüzden ikinizde silineceksiniz.Siberler elektro şoklu eldivenlerini uzatarak bize dokunmaya çalıştılar ama Selçukda bende biliyordukki eğer bize dokunurlarsa bu oyunun sonu demektir o yüzden ice tea leri yanımıza alıp koşmaya başladık koşarken rouge' nin sarımsak suyu yere düştü.
Ben: D'oh sarımsak suyu döküldü artık asla rouge'nin üzerinde sarımsak testini yapamayacağım.
Selçuk: Bırak şu testi çabuk koş!!!Siberler arkamızdan geliyordu ayak seslerini duyuyorduk sonunda merdivenlere ulaşıp yukarki kata çıkmaya başladık odamız iki kat daha yukarıda idi lanet olsun siberler hala bizi takip ediyordu.Ben Selçuk ile koşmaya devam ediyordum.Peşimizden ayrılmak ne demek bilmiyorlar sanki.Yavaşlamak zorunda kaldık çünkü bir merdivende tam 147 basamak vardı bu ne yahu üstelik Selçuk spor klübündeydi ben ise karikatür işte o yüzden benden üç basamak önde koşuyordu.Neyse siberler hala peşimizden geliyordu hızları ise ne azalmıştı ne de çoğalnıştı.
Ben: Selçuk önümüzde kaç merdiven daha var ?
Selçuk: Bilmem ama 170 vardır.
Ben: Allah kahretsin!!! Keşke Rouge'yi bırakıp hastaneden gitseydim bu robotlarda onu öldürürdü.
Selçuk: Bırak şimdi Rouge'yi asıl hızlanmaya bak sen.Diye bağırdı ben yavaşlayınca siberler bana daha yakın gözüküyordu.
Siber 1: Sil sil sil sil sil sil sil sil.
Siber 2: İkinizde silineceksiniz o yüzden durun ve siberlere boyun eğin.
Ben: ASLA!!!
Selçuk: Benden'de o kadar.Basamakları çıkmaya devam ediyorduk son merdivenin 57. basamağındaydık pardon 58.
Siber 1: O zaman ikinizde yakalanıp silineceksiniz sil sil sil.
Selçuk: Dikkat et ! Yanlışlıkla ayağım kaydı ve düştüm aptal temizlikçi bazı basamakları kurutmayı unutmuş ben az bir acıyla düştüğüm yerden kalkıp popomdaki bir sancı ile koşmaya devam ettim siberlerden biri bana çok yaklaşmıştı az kalsın beni yakalıyordu ama eli sadece boş havayı ve yüzü ise benim ona doğru tükürdüğüm zamanki tükürüğümü yüzüyle yakalamıştı o siber için kötü bir gündü. Ama büyük kaçış daha bitmedi Rouge' nin odasına odasına varmamıza bayağı bir vardı basamakları tam aşmak üzereydik ve ..................................aştık siberler'de neredeyse bize yetişmişlerdisiberlerden bir tanesi bana yetişmek üzereyken yanlışlıkla bana çarptı ben duvarın önüne düştüm iki siberden bir tanesi bana doğru geliyordu diğeri ise selçuğun peşindeydi neyse asıl önemli olan bendim çünkü ölmek üzere olanda bendim.
Siber 1: Sen yakalandın ve bir siber birimine hasar verdin isyanın bedeli idamdır şimdi silineiceksin sil sil sil.O sırada gözlerimi kapamıştım ve ölümün beni alıp bir başka yere götürmesini beklerken Rouge çıkageldi siber adam onu farketmedi Rouge eli hızlı bir şekilde elindeki elektroşok aletini siber adamın boynuna yapıştırdı siber adam kımıldamayı kesti ve bağırmaya başladı Rouge o elektroşok' u elinden düşürmüyordu.
Siber 1:AAAAAAAAAAĞĞĞĞĞ!!!!!Ve bu acı çığlıklarından sonra siber adam Rouge'nin yanına düşerek ölmüştü daha doğrusu Rouge'nin hastane terliğinin üzerine düşerek Rouge bir çığlık kopardı ben o anda kala kalmıştım sonra durumun farkına varıp Rouge'ye yardım ettim özel ayak doktorluğunuda bildiğimden Rouge'nin ayağına baktım kızarmış ve hafif kırık gibiydi üstelik balon gibi'de şişmişti benim değişimle bir şeyi yok ağrırsada sadece buz koy. Selçuğun peşindeki siber Rouge'nin çığlığını duyduğundan Selçuğu bırakıp bize doğru gelmeye başladı ikimize doğru yürürken Rouge'da yerde acısını bastırmaya çalışırken ben endişeli bir halde elektroşok cihzını elime alıp siber'in önüme gelmesini bekledim siber tam önüme geldiğinde.
Ben: Bu Adolf hitler ve general schlecnacht için.
Rouge: Ya ben ?
Ben: Tamam tamam ve Rouge için.
Siber 2: Sil.
Ben elimdeki elektroşok cihazını siber adamın tam kafasına yapıştırdım siber bağırarak yere düştü ve öldü.
Savaş bitmişti üçümüzde yan yana gelip derin bir nefes almıştık.
Ben: Hğaaaah sanırım odamıza gidip bu konu hakkında bir şeyler konuşmalıyız.
Rouge: Evet.
Selçuk: Evet bencede.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder